Wilco yada PMDG farketmez birkaç autoland yaparak kaç ft te kaç fpm olduğunu tahlil edebilirsiniz.
Ayrıca Flare a nerde başladığını, Pitch açısının ne zaman kaç derece olduğunu kısacası nasıl yaptığını tekrar tekrar izleyerek tespit edebilirsiniz.
Gerçek bir Boeing 737'yi piste yaklaştırırken işler çok değişir...
Son yaklaşmada pist başındaki rüzgar ani farklılıklar gösterebilir ve bazen bu değişim Navigation Display'e yansımayabilir..
En sağlıklısı Progress Page'in son sayfasından Actual Wind almaktır.
İniş konfigürasyonu öncesi uçan taraf Approach Mode ta kalıp set edeceği VREF'i önünde tutarken asiste eden taraf Progress de durup rüzgar bilgisini geçebilir. uçağı iniş hızı ve flabına çektikten sonra uçan taraf kendi önüne Prog.page i açabilir son ana kadar doğru rüzgar bilgisi ile yaklaşmak tercih edilebilir..
Özellikle meydan rüzgarının Variable olduğu saat dilimlerinde bundan yararlanmak daha faydalı olur.
Antalyadan örnek vereyim;
öğlen saatlerinde kalktık Brüksel'e gittik indik. Dönüş için anlaşmalı olduğumuz Ground Operation bize, yol boyu,Detination ve Alternate Destination olmak üzere gerekli tüm Metar ve Taf bilgilerinin olduğu çıktıyı bize getirip verir. İşte daha oralardan Antalya için hangi ILS yaklaşmasını set edeceğimize o Taf bilgisi ile karar veririz..
Taf derki BECMG 1500/1800 350/08
Yani: Arkadaş rüzgar yön değiştirmeye 15:00z da bir başlayacak, 18:00z ya kadar kesin olarak bu yön değişimini tamamlamış olacak ve 18.00z dan itibaren 350 den 8KTS olacak.. ona göre tahminlarini yap..
E bizim iniş 17:00z..
Yani biz Antalyanın Atis ini alma aşamasına geldiğimiz zaman diliminde ki 165-170 nm den önce Antalyanın ATIS ını almak mümkün değil uçağa ulaşmaz, Atis in bize VRB bir rüzgar yada 060 ile 120 dereceler arası bir rüzgar veriyor olamsı kuvvetle muhtemel olacak..
Yani: rüzgar dönmeye başlamış ama daha bir saati var kuzeyli başa tam dönmemiş..
İşte bukadar laf salatasını şuraya bağlayabiliriz ki böyle kararsız rüzgarlarda Actual wind e sürekli hakim olmak iniş emniyetini artırır..
Peki bu palyeye nasıl geçiyoruz..
Bunu şu sıra ile yazabiliriz:
100ft te mevcut yaklaşma açısının yarısını alıyoruz,
50ft de yeni mevcut açının da yarısını alıyoruz ve 10ft i bekliyoruz..
10 dediği an gaz kollarını yumuşak ama devamlı bir hareket ile tamamen alıp burnu tutuyoruz ta ki o pozüsyonda kendisi yerle temaz edene kadar.. burnu o noktada tutmaz isek zaten tutmadığımızı yere dokunuştan anlıyoruz..

ama hünerin devreye girdiği nokta şu ki 100ft ile 10ft arasını neredeyse tek bir manevra yapıyormuş gibi yekpare bir şekilde yapmak ve yolcuya tekbir süzülüş hissettirmek..
bu yazdığım metod benim metodum, tek metod değil her kaptanın kendine göre bir iniş stili var.. kimisi uçarda uçar, kimisi hemen yere değmek ister, kimisi iner yere değdik mi anlayamazsın, kimisi kızar çok yumuşak iniyorsun diye vsvs..
herkese emniyetli inişler...